7 Haziran 2015 tarihinde düzenlenen seçimlerden iki gün önce HDP Diyarbakır’da bir miting gerçekleştirdi. On binlerce kişinin katıldığı miting başlamadan peş peşe iki bomba patladı. Miting, IŞİD’in bombalı saldırısına hedef olmuştu. Saldırıda 4 kişi yaşamının yitirmiş, yaklaşık 400 kişi de yaralanmıştı. Yaralananlardan biri de Lisa Çalan’dı. Saldırıda ağır yaralanan Çalan iki bacağını kaybetti.
Çalan, olayda idarenin kusuru bulunduğu gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı'na başvurarak, maddi ve manevi tazminat talebinde bulundu. Talebine yanıt alamayan Çalan, Diyarbakır 2'nci İdare Mahkemesi’nde, İçişleri Bakanlığı aleyhine tazminat davası açtı. Yargılama sırasında savunma yapan Bakanlık, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle reddedilmesini istedi. Olayda idarenin kusuru bulunmadığını savunan bakanlık, tazminatın sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını savundu.
Ancak mahkeme İçişleri Bakanlığı’nı haksız buldu. Mahkeme bakanlığın Çalan’a 100 bini manevi, toplam 1 milyon 356 bin lira tazminat ödemesine karar verdi. Patlamanın önüne geçilebileceğine dikkat çeken mahkeme, miting alanında görevlilerin önleyici tedbir aramalarını dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı gerçekleştirdiğini, güvenlik tedbirlerini tam olarak yerine getirmediğini vurguladı. Mahkeme ayrıca, olayda hizmet kusuru bulunduğunun altını çizdi.
'İTİRAZ EDECEĞİZ'
Kararı değerlendiren Lisa Çalan, üst mahkemeye itirazda bulunacaklarını söyledi. Halen Ankara’da tedavi gören Çalan, 'Benim tüm tedavim boyunca harcadığım para neredeyse 1.5 milyon. Tazminat ne maddi, ne manevi olarak karşılamıyor. Benim tedavim hala sürüyor. Benim ameliyatım yurtdışında yapıldı. Bütün faturaları mahkemeye sundum. Daha bir ameliyat daha olmam lazım. Manevi tazminatı tam karşılamamışlar. Bizim talebimiz 2 milyondu. Üç yıldır sürekli hastanelerdeyim. Psikolojim bundan etkilendi. Diyarbakır’a dönemedim' dedi.
'TAZMİNAT KUSURLU KAMU GÖREVLİLERİNDEN TAHSİL EDİLECEK'
Çalan’ın Avukatı Ferhat Kılınç ise kararla Devletin olaydaki sorumluluğunun tasdik edildiğini söyledi. Tazminatın kanunen olayda sorumluluğu bulunan memurlardan alınacağını savunan Kılınç şöyle konuştu;
'Maddi tazminat yönünden tedavi giderleri tam karşılanmadı. 770 bin bakıcı ücreti. Masrafları zaten bir milyonu geçiyor. Kısmen de olsa bundan sonraki süreçte olanak teşkil edecek. Bizi en çok şaşırtan manevi tazminat oldu. Bu kadar ağır hizmet kusurunun bulunduğu bir olayda 100 bin TL gibi komik bir rakam verilmesi bizi şaşırttı. Dava dilekçesinde biz 600 bin talep etmiştik. Mahkemenin bu kararı neden verdiğine anlam veremedik. Bu yönüyle istinaf mahkemesine götüreceğiz. Her ikisine de itiraz edeceğiz. Bu olaylarda devletin sorumluluğunu tasdik etmek için çok önemli bir karar. Öte yandan hizmet kusuru yönünden, görevlilerin daha titiz davranacağını düşünüyorum. Verilecek tazminat sorumlu kişilerden rücu edilecek. Asli sorumluları görevini ihmal eden Orhan Gönder’i bırakan polis ile olay yerinde gerekli önlemi almayan polistir. Biz içişleri bakanlığından tahsil ettikten sonra, onlar da parayı sorumlulardan almak zorunda. Amme Alacaklılarının Tahsilatı’na dair kanun var, bu kanunun gereği onlardan tahsil etmesi gerekir. Normal şartlarda alması gerekiyor. Tazminata hizmet eksikliğinden hükmetti. Kamu çalışanlar da kusurları oranında ödeyecekler. Aslında mahkeme oradaki kamu görevlilerini cezalandırdı.'
siyasetcafe.com