Seçim iptal olmasın” diyenler kendi aralarında bile anlaşamamış!
Hep onlar mı senaryo yazacaklar?..
Bir defalığına da ben yazayım..
Benimkinin iki farkı var..
Hem gerçeğe çok yakın..
Hem de, aktarırken “kesin gerçek”miş gibi algı oluşturarak vermiyorum, tahmin olduğunu peşinen hatırlatıyorum..
Bir haftada ikinci defa hatırlatmış olacağım ama.
Beni mazur görünüz..
35 yıllık hukukçuluğun.. 30 yıllık gazeteciliğin birikimi ile, yaşandığını tahmin ettiğim olaylar şöyle..
YSK’nın İstanbul seçimlerinin yenilenmesine gerek olmadığı yönünde oy kullanan üyeleri, çoğunluğun gerekçesi açıklanması ile birlikte, almış bir telaş..
“Biz şimdi, bu gerekçeye nasıl karşılık vereceğiz? Mors olduk.. Bize acil üniversitelerden, barolardan destek gelmesi lazım.. Demagojisi sağlam isimler katkı sunsunlar.. Yoksa.. Mors olan sadece biz değil, bizimle birlikte ‘Seçimlerde şaibe yoktur’ diyen herkes olacak..” mesajları ile acil yardım bekliyorlarmış..
Telefonun birini açıp, diğerini kapatıyorlarmış..
“Acil.. Acil.. Çok acil yardım.. Biz bu gerekçelere ne cevap vereceğiz şimdi”diyerek, odalarda bir o duvara, bir duvara yürüyüp duruyorlarmış..
Bu sebeple de..
YSK içindeki gürültü kirliliği, bugüne kadar hiç yaşanmadığı seviyelere çıkmış.
Neyse ki, şansları bir açıdan iyi gitmiş..
YSK Başkanı, muhaliflerle birlikte oy kullandığı için..
Gerekçenin hazırlanması, muhalefetin gerekçelerinin alınması ve kararın açıklanması, Başkan’ın yetkisinde olduğu için..
Başkan da, muhaliflerle birlikte hareket ettiği için..
İşi gayet güzel savsaklıyor ve dışarıya karşı da, muhalefetin değil, çoğunluğun kararı beklettiği şeklinde bir algıyı oluşturuyorlar..
Gerekçenin açıklanmamasının müsebbibi olarak, seçimin iptaline karar verenlerin gösterilmesine zemin hazırlıyorlar.
Onlar Başkan Sadi Güven’in yeterli açıklama yapmaması sayesinde zemini hazırlıyorlar.
Medyadaki solaklar da, alıp topu doksandan ağlarla buluşturuyorlar.
Nasıl?
Şöyle..
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na söyletiyorlar:
“Gerekçesini yazamadıkları bir kararı ilan eden Yüksek Seçim Kurulu hala gerekçeli kararı açıklayamadı. Bunu geçiştirmeleri kanaatimizce doğru bir karar vermediklerinin göstergesi.”
Oysa Temel Bey’in bu sözleri sarfettiği dün öğle saatlerinden tam 2,5 gün önce, iptalin gerekçesi yazılıp bitirilmişti..
Ama YSK Başkanı, muhalefet üyeleri arasında olduğu için.
Bu kadar önemli bir kararda çoğnlukta yer alanlar bile gerekçelerini açıkladığı halde..
Muhalefetin dediklerinin, aslında hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığı halde..
Sırf, YSK’nın verdiği iptal kararı aleyhine algı oluşması için..
Muhalefettekiler gerekçelerini geciktiriyorlar..
Tamam..
Çoğunluğun gerekçesine cevap vermelerini beklemiyoruz..
Veremeyecekler zaten..
Dün akşam saatlerinde açıklanan gerekçelere baktığımızda, bu öngörümüz de haklı çıktı zaten..
Çoğunluğun gerekçesi, daha önce sızdırıldığı üzere 200 sayfa da değil, tam 212 sayfa..
Muhalefette kalanlar ise, yani “Seçimin iptaline gerek yok” diyenler ise..
Her biri ayrı ayrı gerekçe yazarak.
Bu gerekçelerin de büyük bölümünde aynı kanun maddelerini tekrar tekrar, her biri ayrı ayrı vererek sayfaları doldurdukları halde.. Tamamı 38 sayfa..
“Seçim yenilenmeli” diyen 7 üye, aynı gerekçelerle hareket ederek karar veriyorlar..
212 sayfalık tek gerekçe ile kararı imzalıyorlar..
Dört üye ise..
“Seçim yenilenmesine gerek yok” diyen dört muhalif üye ise..
Her biri, diğerine güvenmiyor. Diğerinin gerekçesine katılmıyor..
Veya eksik görüyor.
Veya fazla görüyor.
Ve sonunda, “Ben ayrı bir gerekçe yazacağım” diyor.
Sadi Güven ayrı gerekçe yazıyor..
Mühürsüz oy pusulasını bile, şekilci bakış açısı ile seçim iptali için yeterli gören, ama şimdi, aranan sandık başkanı sayısının kat kat fazla kamu görevlisi var iken, “Boş ver ya.. Ne yapacağız kamu görevlisini. Biz şurdaki işsizlerden sandık başkanı yapalım”sakatlığını, seçimin iptaline geterli görmeyen Cengiz Topaktaş ayrı gerekçe yazıyor..
CHP’nin has adamı Kürşat Hamurcu ayrı gerekçe yazıyor..
YARSAV üyesi Yunus Aykın ayrı gerekçe yazıyor..
Ama hiçbirisi, çoğunluğun iptal gerekçelerine cevap veremiyorlar..
Niçin sandık başkanlarının, kamu görevlilerinden seçilmediğini anlatamıyorlar..
Çoğunluğun diğer gerekçelerine de, tatmin edici bir cevap yok..
Sandık başkanının kamu görevlisi olması gerektiğine ilişkin kesin kanun emrini, niçin bypass ettiklerine izahat getiremiyorlar..
Neden kanun yerine, kendi kararlarının öne çıkması gerektiğini açıklayamıyorlar..
Düne kadar, “Mühürsüz oy geçersizdir” diyen muhalif üye, şimdi birden bire kanunu bile bypass ederek, farklı bir düşünceye evrilmiş..
“Sandık başkanı kanunda ‘kamu görevlisinden seçilir’ dense de, boşverin”kararını vermiş..
Bir önemli husus da..
Defalarca “İki aday arasındaki oy farkı 13,729” olarak söylense de..
Şu an itibari ile.
O oy farkı da artık, muhaliflerin de kabul ettiği üzere, yeniden azalmış durumda..
Nasıl mı?
Muhaliflerden Sadi Güven açıklıyor:
“İki aday arasındaki oy farkı 13.729 olup (..) usulsüz oy kullanıldığı tespit edilen kişi sayısı 706 olup sonuca etkili görülmemiştir, iptal nedeni sayılmamıştır.”
13.729’dan bir 706 daha indirmeniz gerekiyor, yani..
Diğer muhalif üyeler de, kendilerince gerekçeler yazmışlar..
Ama hiçbirisi, 10 milyonluk İstanbul’daki, 7 üyenin 212 sayfa ile izah ettiği kanunsuzluklara cevap verememişler..
Düşünün...
Dört üye ayrı ayrı gerekçe yazdıklarına göre..
4x212 olmak üzere 848 sayfalık gerekçe yazmaları gerekirdi.
Ama sadece 38 sayfacık gerekçe getirebilmişler..
Bu bile, tek başına, YSK’da neler olduğunun delili olsa gerek!
Kimin gerekçesiz karar verdiğinin ispatı olsa gerek.
Yeni Akit Gazetesi
Ali Karahasanoglu