AZRAİL CANINI ALMAYA GELDİ VE...Peygamberimizin ölüm anında neler yaşandı? Peygamber Efendimizin vefatından bir gün önceydi... Herkes nefesini tutmuş bekliyordu.
Çünkü az evvel Hazreti Peygamber, “Bende bir hakkı olan varsa gelsin alsın” dediğinde, orada bulunan sahabelerden biri; “evet, benim bir alacağım var. Bir gün kırbacınızın ucu o sıra açık olan sırtıma değmişti de, canım yanmıştı” dedi.
Herkes şaşkındı. O sahabe hemen koşturdu ve elini yüzünü Hz. Peygamber’in mübarek sırtına sürdü, doyasıya öptü. Vefatına çok az bir süre kala göz nuru kızı Hz. Fatma’yı yanına çağırdı ve kulağına bir şeyler söyledi. Hikmeti sorulduğunda; “Babam bana yakında vefat edeceğini söyleyince çok üzüldüm
. Fakat benim yanıma ilk sen geleceksin dediğinde ise sevindim” cevabı verdi. Nitekim Hz. Fatıma Peygamber Efendimizden 6 ay sonra vefat etti. Peygamber Efendimiz vefat etmeden az önce eşi Hz. Ayşe’nin dizine uzandı ve mübarek başını Hz. Ayşe’nin çenesi ile göğsü arasına yasladı. Misvak istedi.
Takatsiz olmasına rağmen, zaten inci tanesi gibi olan dişlerini temizledi. Rabbi’nin huzuruna tertemiz gitmek istiyordu. Rabbi’nin huzuruna tertemiz gitmek istiyordu. Son anları... Peygamber Efendimiz vefatından az önce son sözleri olarak; Namaza dikkat edilmesini, kadın haklarının korunmasını, idare altındakilere iyi muamele edilmesini, emanetlerin yerlerine ulaştırılmasını istedi.
" (Câmiü'sSağîr, c.3, s.188/3190) İnsanlık sırf bu öğütlere kulak verse, daha yaşanılabilir bir dünya oluşturmak işten bile değildir. Son cümlelerini tamamlamıştı ki, bir ara kapı çaldı. Gelen Hz. Cebrail’di. Selam verdi. Peygamberlik görevinin sona erdiğini söyledi. Hz. Peygamber “o kim?” diye sordu. Hz. Cebrail, ölüm meleği Hz. Azrail dedi. Hz. Peygamber, “gelebilir, ben hazırım” cevabı verdi. Hz. Ayşe seslendi, cevap alamadı. Hz. Peygamber’in mübarek gözünden bir damla yaşın yanağına süzüldüğünü gördü.