ALMANYA İLE YENİ BİR KRİZ DAHA
FETÖ'cü itirafçı anlattı: Almanya'dan oturum alabilmenin tek şartı 'Gülenist' olduğunu ispatlamak
AA
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Türk Silahlı Kuvvetlerindeki (TSK) "askeri mahrem" yapılanmasına yönelik operasyonda İstanbul'da gözaltına alındıktan sonra etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan Sivas "askerler imamı" E.Ş, örgüt üyelerinin yurt dışına kaçış için kullandıkları yöntemleri anlattı.
Sivas Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince, İstanbul'da düzenlenen operasyonla gözaltına alınan ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak itirafçı olan FETÖ/PDY'nin Sivas'taki astsubay ve uzman çavuşlardan sorumlu imamı E.Ş, yapılanma içinde özelikle mahrem birimlerde görev yapmış kişilerin yurt dışına geçişleri konusunda pek çok teşvik ve tavsiyede bulunulduğunu söyledi. Bu konuda kendisine de çok kez telkinde bulunulduğunu belirten E.Ş, "Ekonomik durumu iyi olanlar yurt dışına, maddi durumu iyi olmayanlar ise hücre evlerine yönlendirilirdi." şeklinde ifade verdi.
Kaçışların çoğunluğu
Edirne üzerinden Yurt dışına kaçışların büyük çoğunluğunun Edirne üzerinden yapılanmaya mensup kişiler tarafından çeteler aracılığıyla yapıldığını anlatan E.Ş, "Halihazırda Yunanistan'da 600 aile olmak üzere toplam bin kişilik yapılanma mensubu bulunuyor. Orada geçişler için ayrı birim var. Bu yapılanmanın başında 'Esat' kod adlı, darbe girişimi öncesi Gaziantep civarında temsilci olan şahıs var." beyanında bulundu. E.Ş, şunları kaydetti:
"Yunanistan'a geçen örgüt üyeleri, genelikle Almanya, Belçika, Hollanda, İsveç ve Norveç'e yönlendiriliyor. Pasaportu bulunmayan örgüt üyeleri ise Yunanistan'da 3 bin ila 5 bin avroya pasaport çıkarabiliyor, bu şekilde geçiş yapıyor. Yunanistan'da bu pasaport ile yakalanmalarında ise gözaltı, tutuklama durumu olmaz, sadece pasaportlarına el konulup imha edilir. Almanya'dan oturum alabilmenin tek şartı 'Gülenist' olduğunu ispatlamaktan geçiyor. Almanya, orada bulunan yapılanma mensuplarına kira, zorunlu masraflar dışında oturum alana kadar 130 avro veriyor, oturum aldıktan sonra ise bu miktar 300 avroya çıkıyor. Burada dil öğrenildiği takdirde ise iş imkanı sağlanıyor hatta çok iyi seviyede Almanca bilenlere devlet okullarında öğretmenlik bile yaptırılıyor. Almanya, Suriyeli göçmenler yerine eğitim durumları iyi denilerek bu yapılanmaya ait şahısları tercih ediyor."
"Sivil imamlar darbe girişiminden haberdardı"
E.Ş, "hücre evi" kavramının kamuoyunda 15 Temmuz darbe girişimi sonrası bilinmeye başlandığını ancak Doğu ve Güneydoğu'daki jandarma biriminde görev yapan sivil imamlardan bu tarihten önce "hücre evi" sisteminin kurulduğunu öğrendiğini ifade etti. Doğu ve Güneydoğu'daki sivil imamların darbe girişiminden haberdar olduklarını ve bu doğrultuda hazırlığa gittiklerini anlatan E.Ş, "Belirtilen evlerde gaybubet yapan şahıslar, birim birim ayrıştırılırdı. Benim kaldığım hücre evinde sadece jandarma biriminden şahıslar bulunurdu. Bu evlerin ihtiyaçları henüz deşifre edilmemiş örgüt mensupları aracılığıyla sağlanırdı. Örgütsel gizliliğe azami derecede dikkat edilirdi." diye konuştu.
Örgütün yapılanmaya başladığı ilk dönemden itibaren tüm şehirlere "misafirhane" ismiyle birime ait ortak kullanım evleri kurmaya başladığını belirten E.Ş, şu bilgileri verdi:
"İllerin maddi durumuna göre misafirhane sayısı değişirdi. Özelikle 1725 Aralık süreci sonrası öğrencilerin sivil imamların evlerine götürülmesi sonucu deşifre edilmelerini engellemek amacıyla misafirhane tarzı evler kullanılırdı. Ayrıca, öğrenci devirleri de bu evlerde yapılırdı. Bu evlerin anahtarları bazı öğretmen, müdür yardımcısı ve müdürlerde bulunurdu. Görüşme yapacak kişinin görüşme yapacağı saat dilimleri belirtilerek öğrenciler karşılaşmayacak şekilde görüşmeler yürütülürdü. Sivas'ta misafirhanenin anahtarı müdür olarak faaliyet yürüten 'İbrahim' kod adlı İ.G.'de bulunurdu. İ.G, birim adına takibini yaptığı ve hassas yerlerde görev yapan üst düzey rütbeli personel ile burada görüşmeler yapardı."
(AA)