***
SMS'in ardından şimdi de arama tacizi
İzinsiz reklam, cep telefonu mesajı veya elektronik posta göndermesi yasaklanan şirketler şimdi de vatandaşı arayarak taciz ediyor. Uzmanlara göre gece, gündüz hafta sonu dinlemeden istedikleri gibi vatandaşı adeta taciz eden bu çağrılar hem şikayet edilmeli hem de gerekli durumlarda savcılığa suç duyurusunda bulunulmalı.
SMS'in ardından şimdi de arama tacizi
Tüketicilere izinsiz reklam, cep telefonu mesajı veya elektronik posta göndermesi yasaklanan şirketlere seçim döneminde belediye başkan adayları da eklenince vatandaşın telefonu susmaz oldu. SMS'leri 'reddetme' seçeneği olmasına rağmen, çağrılarda böyle bir hakkın olmadığına vurgu yapan uzmanlar, bu tür durumlarda vatandaşların hangi yollara başvuruda bulunabileceğini anlattı.
Tüketici Sorunları Derneği Başkanı Dr. Deniz Öner, seçim döneminin yaklaşmasıyla vatandaşlardan en çok aldıkları şikayetlerin başında 'izinsiz gönderilen SMS' olduğunu belirterek, son dönemlerde telefona gelen çağrıların da vatandaşları adeta isyan ettirdiğini söyledi.Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun daha önce aldığı ve vatandaşlara ilk dönemlerde adeta ilaç gibi gelen 'izinsiz SMS atmama' kısıtlamasının son zamanlarda yeniden artmaya başladığının altını çizdi.
SMS TAM BİTMEDEN ARAMA BAŞLADI
"SMS krizi tam olarak bitmeden şimdi vatandaşlar bir de çağrı taciziyle uğraşıyor" diyen Öner, şöyle devam etti:
"Şunu çok bir şekilde ifade edelim, vatandaşın cep telefonuna gönderilen izinsiz SMS'lerin de çağrıların da herhangi bir hukuki dayanağı yok. Bunlar suç. Bu gibi durumlarda vatandaşlarımızın ilgili şikayet adımlarını izleyerek bu sorundan kurtulmaları mümkün.
Bazı çağrılar ve SMS'ler var ki bunlar da adli suça giriyor. Ne bunlar? Dolandırmaya yönelik SMS atanlar, arama yapanlar. Vatandaşların bu gibi durumları BTK ya da benzer bir kuruma bildirmesinin yanında mutlaka savcılığa da suç duyurusunda bulunması büyük önem taşıyor.
Günümüzde vatandaşların hemen her yerde en ufak bir işlem yaparken dahi cep telefonunu vermek durumunda kaldığını hatırlatan Öner, "Biz telefonumuzu verirken ilgili taraf bize 'numaranızı üçüncü bir tarafla paylaşacağım. Buna onay veriyor musun?' diye sormuyor. Ama numaramızı başkalarına da veriyor, kendisi de sürekli reklam atıyor" dedi.
İŞTE KURTULMANIN YOLU
Vatandaşlara gelen izinsiz SMS, çağrı ve eposta'ların nereye şikayet edilebileceği sorusuna da yanıt veren Öner, "Ticaret Bakanlığı Ticari Elektronik İleti Şikayet Sistemi'ne başvurmak oldukça kolay. Aynı şekilde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu'nun da şikayet sayfası var. Mağdur olduğunu düşünen vatandaşlarımız buraya da kolayca şikayetlerini oluşturabilir. Eğer aramalar ve SMS'ler dolandırıcılık niteliği taşıyorsa 155 aranarak şikayet oluşturulmalı" dedi.
Adayların kendini tanıtmaları doğal bir hak ancak bu yapılanlar hukuka sığmıyor
TUSODER Sağlık Komisyon Üyesi Avukat Nesrin Özkaya da, 698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) hükümlerine vurgu yaparak, ilgili kişilerin açık rızaları alınmaksızın eposta adreslerine, SMS veya çağrı ile telefonlarına reklam bildirimleri/aramaları geldiği hususunda Kişisel Verileri Koruma Kurulu ilke kararı aldığını ve bu kararın Resmi Gazete'de yayımlandığını hatırlattı.
vatandaşı mecbur bırakıyorlar
"Mevzuata ve ilke kararlarına göre Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun ilke kararı ile; kişilerin epostalarına, cep telefonlarına mesaj şeklinde veya arama şeklinde tanıtım amaçlı ulaşılması açık rızaya bağlıdır" hatırlatmasında bulunan Avukat Özkaya, şunları söyledi:
"Gelen mesajlarda reddetmek (bir daha mesaj almamak) için hangi yolun kullanılacağı da belirtilmiyor.
Çok sayıda aday olduğu göz önüne alınırsa tanıtım mesajları taciz boyutuna ulaşıyor. Kaldı ki kişisel verilerimiz açık rıza ile işlenebildiğine göre bu adaylar vatandaşın iletişim bilgisini nasıl ele geçirdiler bu sorunun yanıtı da tam bir muamma.
Biz de TÜSODER olarak bu konuda ilgili adımlarımızı bir an önce atacağız ve Kişisel Verilerin Korunması Kurulu'na söz konusu olaya ilişkin başvuruda bulunacağız."
Yenişafak