TRUMP O İSMİN ÖLÜM EMRİNİ VERMİŞ
ABD'de eski başkan Richard Nixon'ı istifaya götüren Watergate skandalını ortaya çıkaran gazeteci Bob Woodward yeni kitabını ABD Başkanı Donald Trump hakkında yazdı. Kitapta, Trump'ın 'Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın öldürülmesini istediği' iddiasından, Beyaz Saray'da 'ulusal güvenlik kaygısıyla' Trump'ın önünden belgelerin çalındığına dair birçok iddia var. Kitapta ayrıca Trump'ın eski avukatının, Rusya soruşturmasında ifade vermesi durumunda 'hapse girebileceği' uyarısında bulunduğu da öne sürülüyor.
Çok konuşulacak kitap! "Trump Esad'ın öldürülmesini istedi"
'Korku: Beyaz Saray'da Trump' adlı kitabın ana konusu, ABD Başkanı Trump'ın, kendisi ve tüm ülke için felakete neden olabilecek 'dürtülerini kontrol etmek ve felaketleri engellemek' için yakın çevresinin çevirdiği 'gizli entrikalar'.
Woordward'ın tanıklar ve olayları bilen kaynaklarla yaptığı yüzlerce saatlik röportajlarından, kaynakların kendisine verdiği toplantı notlarından, günlükler ve resmi belgelerden oluşan kitabın bazı bölümleri The Washington Post gazetesinde yayımlandı.
Kitapta, Trump'ın üst düzey yardımcılarının 'ulusal çıkarları ve güvenliği koruma' adına bazı resmi belgeleri Trump'ın imzalamaması veya görememesi için masasından gizlice kaldırdıkları iddia edilirken gazeteci Woodward bunu 'yönetim kadrosunun darbesi ve sinir krizi' olarak tanımlıyor.
Trump yönetiminde Beyaz Saray'ın işleyişine dair alıntılar bulunan kitapla ilgili Salı günü The Daily Caller'a konuşan ABD Başkanı, kitap için "Kötü bir kitap daha" dedi ve gazeteci Woodward'ın kitaptakileri uydurduğunu ve 'güvenilirlik sorunu olduğunu' söyledi.
Beyaz Saray sözcüsü Sarah Sanders da kitap için "Uydurma hikayeler içeriyor, yanlışlarla dolu" dedi. Sanders, kitabın büyük bir bölümünün Beyaz Saray'a küskün eski çalışanların ifadelerine dayandırılarak 'uydurulduğunu, Trump'ı kötü gösterme amacı taşıdığını' söyledi
'Dış politika bilgisizliği'
Kitapta, Trump'ın dünya meseleleriyle ilgili bilgisizliği ve duyarsızlığının ulusal güvenlik ekibini de zora soktuğu belirtiliyor.
Washington Post gazetesinin aktardığına göre, Suriye'de Nisan 2017'de 'kimyasal saldırı düzenlendiği' iddialarının ortaya çıkmasıyla Trump'ın Savunma Bakanı Jim Mattis'le yaptığı görüşmeye dair de alıntılar var.
Kitabın iddiasına göre Trump, Mattis'i arayıp 'diktatörün sonun getirilmesi' talimatını '"Esad'a suikast düzenlenmesini istiyorum" diyerek verdi.
Woodward, Trump'ın "Lanet olsun, onu öldürelim! (Suriye'ye) girelim ve öldürelim" dediğini öne sürdü.
Mattis de Trump'a bununla 'acilen ilgileneceğini' söyledi ama telefonu kapattıktan sonra üst düzey yardımcısına "Bunların hiçbirini yapmayacağız. Çok daha ölçülü olacağız" dedi. Uluslararası güvenlik ekibi de Trump'ın sonunda verdiği daha 'geleneksel hava saldırıları seçeneklerini' geliştirdi.
Kitapta, Trump'ın Kuzey Kore ile yaşanan füze krizini ve ABD'nin Kuzey Kore'den atılabilecek bir füzeyi Alaska'dan saniyeler içinde tespit edebilecek istihbarat operasyonu dahil ABD'nin bölgedeki faaliyetlerini de ciddiye almadığı ve hükümetin kaynaklarını Kore Yarımadası için harcamasını sorguladığı yazıyor.
Mattis, Trump'a "Bunu, 3. Dünya Savaşı'nı önlemek için yapıyoruz" açıklaması yapsa da Trump'ın toplantıyı terk etmesiyle Mattis yakınlarına ABD Başkanı'nın 'algısının ortaokul öğrencisi gibi' olduğunu söyledi.
'Trump bir aptal'
Gazeteci Woodward'ın yazdıklarına göre Beyaz Saray Genel Sekreteri John F. Kelly de Trump'la ilgili 'sıklıkla öfkesine hâkim olamıyor, çalışma arkadaşlarına Trump'ın 'dengesiz olduğunu' söylüyordu.
Küçük bir toplantıda Kelly'nin Trump için "O bir aptal. Onu herhangi bir konuda ikna etmeye çalışmanın hiçbir anlamı yok. Raydan çıkmış 'DelileŞehri'ndeyiz. Neden buradayız, onu da anlamıyorum. Hayatımda yaptığım en kötü iş" dediği öne sürüldü.
John Kelly, kitapla ilgili çıkan haberler üzerine Salı günü yaptığı yazılı açıklamada ABD Başkanı Trump'a 'aptal' dediği iddialarını yalanladı.
Woodward'ın kitabında Trump'ın Adalet Bakanı Jeff Sessions'a da hakaret ettiğine dair da bir bölüm var.
Buna göre Trump, Rusya soruşturmasını denetlemesine izin vermediği için, Sessions hakkında "hain" ifadesini kullandı ve Sessions'ın aksanıyla dalga geçip "Bu adam zihinsel özürlü. Aptal bir Güneyli. … Alabama'da avukatlık bile yapamaz" dedi.
'Ulusal güvenlik için mektupları çaldım'
Üst düzey yetkililerin Trump'ın masasından belge kaçırmalarıyla ilgili bölümde de Beyaz Saray'ın eski baş ekonomi danışmanı Gary Cohn'dan bahsediliyor.
Trump'ın ticaret konusundaki sert milliyetçi tutumunu yatıştırmak isteyen Cohn'un, Güney Kore'yle ticari anlaşmadan çekilmeyi öngören bir mektubu imzalamaması için Trump'ın 'masasından çaldığı' belirtiliyor.
Kitaba göre Cohn daha sonra bir yakınına 'ulusal güvenliği korumak için mektubu kaldırdığını ve Trump'ın mektubun orada olmadığını fark etmediğini' söyledi.
Benzer bir durumun Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'yla (NAFTA) ilgili bir belge için de yaşandığı söyleniyor.
Trump, uzun bir süredir anlaşmadan çekilme tehdidinde bulunduktan sonra 2017 baharında anlaşmayı kesin olarak iptal etmeyi düşünüyordu. Yakın danışmanlarından Rob Porter'a "Neden hala yapmıyoruz? İşini yap. Ben oyalıyorsunuz. Bunu yapmak istiyorum" dedi.
Trump'ın talimatı doğrultusunda Porter, ABD'nin NAFTA'dan çekilmesini öngören bir taslak mektup hazırladı. Ama diğer danışmanlar bu kararın ekonomide ve dış politikada krize neden olacağı kaygısındaydı. Bunun üzerine Porter, Cohn'a danıştı ve Woodward'ın kitabına göre Cohn "Bunu durdurabilirim. Masasından kâğıdı alacağım" yanıtını verdi.
Trump'ın tehditlerine rağmen ABD her iki anlaşmayı da sürdürüyor. Yönetim, ticarette Güney Kore ile ve NAFTA ortakları Kanada ve Meksika'yla da şartları müzakere etmeye devam ediyor.
Kitapta, Cohn'un Trump'ı 'profesyonel bir yalancı' olarak gördüğü ve Trump'ın aşırı sağcı, beyaz ırkın üstünlüğüne inanan ırkçı grupların Charlottesville'deki gösterileri ele alış şekline tepki olarak, ekonomi danışmanlığı görevinden Ağustos 2017'de istifa etme tehdidinde bulunduğu ifade ediliyor.
Trump, aşırı sağcı ırklı grupla solcu ve insan hakları aktivistlerinin karşı karşıya geldiği olayla ilgili "Her iki tarafın da suçu var" diyerek eleştirilere hedef olmuştu.
Danışmanlarının uyarısı üzerine Trump bu sefer ırkçıları ve neo Nazileri kınamış ama kitaba göre yardımcılarına "Yaptığım en lanet hata, en kötü konuşma buydu" itirafında bulunmuş.
Woodward'ın kitabında Trump'ın üst düzey danışman olarak görev yapan kızı Ivanka Trump'ın da Beyaz Saray'daki yardımcılarıyla anlaşamadığı ve kendisini Beyaz Saray çalışanı olarak görmek isteyenlere Trump'ın kızı olarak farklı bir konumda olduğunu hatırlattığı belirtiliyor.
'Rusya soruşturmasında ifade vermeyin'
Kitapta Rusya soruşturmasına ilişkin de dikkat çekici bir bölüm var.
Rusya soruşturmasında o dönem Trump'ı temsil eden avukatı John Dowd, müvekkilinin soruşturmayı yürüten özel savcı Robert S. Mueller'le konuşmaması tavsiyesinde bulunuyordu. Zira konuşursa 'yalancı şahitlik' suçu işlemiş olabileceğine inanıyordu.
Bunun üzerine Dowd, kaygısını anlatabilmek için Trump'la Rusya soruşturmasında ifade vermeye gitmesi durumunda sorulabilecek sorularla bir deneme yaptı. Provoke edici, tezatlık ve yalan içeren bu deneme sorguda Trump köşeye sıkışında öfkelendi ve "Bu lanet olası bir oyun" diye başladığı 30 dakikalık sorgu denemesini "Gerçekten ifade vermek istemiyorum" diye noktaladı.
Kitaba göre Dowd, Mart başında Mueller'e neden Trump'ın ifade vermesine engel olmak istediğini de şu sözlerle anlattı:
"Orada oturup (Trump'ın) bir aptal gibi görünmesine izin vermeyeceğim. Sonra da Washington'da hiçbir şey gizli kalmadığı için sen de ifadeyi yayımlayacaksın ve ülke dışındaki adamlar 'Sana aptal olduğunu söylemiştim. Lanet bir ahmak olduğunu söylemiştim. Neden bu aptalla uğraşıyoruz' diyecekler."
Gazeteci Woodward'a göre Mueller'in cevabı da "John, seni anlıyorum" oldu. Mart sonunda da avukat Dowd, ABD'de hapishanede tutukluların giydiği turuncu üniformalara atıfta bulunup Trump'a "İfade verme. Ya bu ya da turuncu üniforma" dedi.
Ama bir ABD başkanının ifade vermeyi reddederek düşeceği konumdan kaygılanan Trump "İyi bir tanık olacağım" dedi.
Dowd da Trump'a, "İyi bir tanık değilsiniz. Sayın Başkan, korkarım artık size yardımcı olamam" cevabını verdi ve ertesi gün istifa etti.
'Benden iyi başkan yok'
Washington Post gazetesi, kitap yayımlanmadan önce, Ağustos ayı başında gazeteci Woodward ile Trump arasında geçen bir telefon konuşmasına da yer veriyor.
Woodward kitabı tamamlamadan önce Trump'a yaptığı röportaj taleplerinden olumlu yanıt alamıyor, bunun üzerine Trump Ağustos başında Woodward'ı arıyor ve konuşmak istediğini söylüyor.
Ses kaydında Trump hiçbir röportaj talebinin kendisine ulaşmadığını kendisine herhangi bir bilgi verilmediğini iddia ediyor. Trump, "Hiçkimse bana bununla ilgili bir şey söylemedi, söyleseydi sizinle seve seve konuşurdum. Sana hep açık oldum, biliyorsun. Sen de her zaman adil oldun" diyor.
Konuşma sırasında Trump'ın lafı süreki dış politika ve ekonomik başarılara çektiği görülürken, gazeteciye de "Hiçbir başkan benden daha iyi iş çıkarmadı. Bunu söyleyebilirim" diyor.
Woodward, 'röportajları sırasında içeriden çok bilgi ve belge elde ettiğini' söyleyip kitap için de "Dünaya, sizin yönetiminize ve size sert bir bakış" ifadesini kullanıyor.
Trump da "Sanıyorum bu, olumsuz bir kitap olacağı anlamına geliyor" cevabını veriyor.
Bunun üzerine Woodward, telefon konuşmasını "Ülkemize inanıyorum. Siz de bizim başkanımız olduğunuz için, size iyi şanslar diliyorum" sözleriyle noktalıyor. (BBC Türkçe)
*****************************************************
Altının gramı hafta ortasında ne kadar? Kapalıçarşı'da çeyrek fiyatları...
Altın fiyatlarının hafta ortasında kaç liradan işlem gördüğü merak ediliyor. Özellikle yatırımcıları tarafından gündemde sıkça araştırılan altın fiyatları bugün ne kadar? İşte Kapalıçarşı'da çeyrek fiyatları ve güncel uzman yorumları...
Altının gramı hafta ortasında ne kadar? Kapalıçarşı'da çeyrek fiyatları...
Altın fiyatları dün güne düşüşle başladı. Kapalıçarşı'da kapanışta gram 0,34% azalışla 255,26 liradan, çeyrek altın ise 0,11% düşüşle 417,44 liradan alıcı buldu. İşte altın piyasası hakkında güncel uzman yorumları...
Altının gram fiyatı, güne düşüşle başlamasının ardından 254,8 lira seviyelerinde dengelendi.
Dün dolar kurundaki yükselişlerin etkisiyle 260 lirayı test eden gram altın, günü önceki kapanışa göre yüzde 1,3 primle 255,7 liradan tamamladı.
Altının gram fiyatı, bugüne düşüşle başlamasının ardından saat 09.35 itibarıyla önceki kapanışa göre yüzde 0,4 değer kaybederek 254,8 liradan işlem görüyor. Kapalıçarşı'da çeyrek altın 419 lira, Cumhuriyet altını da 1.710 liradan satılıyor.
Asya piyasalarında negatif bir seyir izleyen altının ons fiyatı ise şu dakikalarda önceki kapanışa göre yüzde 0,3 azalışla 1.197 dolardan işlem görüyor.
AA Finans Analisti İslam Memiş, gram altında 250 liranın kısa vade için destek seviyesi olduğunu belirterek, piyasalardaki agresif dalgalanmaların devamı halinde altının gram fiyatının 250290 lira aralığında kalmaya devam edeceğini söyledi.
ABD piyasalarının dün tatil olması nedeniyle veri akışının sakin olduğunu ifade eden Memiş, "Altının ons fiyatı, dün 1.1951.204 dolar aralığında seyretti. Ons fiyatı, 1.200 doların altında kalıcı mı olacak yoksa bu seviyelerden toparlanma sürecine mi girecek? Bunu takip edeceğiz. Bugün ABD'de açıklanacak imalat sanayi verileri piyasaların yönü üzerinde belirleyici olacak." ifadelerini kullandı.
****************************************
5 soruyla İdlib düğümü!
Kim ne istiyor?
BBC Türkçe’ye konuşan uzmanlar İdlib’in Suriye’de 2011’de başlayan iç savaşın dönüm noktalarından biri olacağı görüşünde. Bir kısmı kamplarda yaklaşık üç milyon kişinin yaşadığı İdlib’e olası bir operasyonun göç dalgasını tetikleyebileceğini ifade ediyor. Birleşmiş Milletler, ‘son yılların en büyük insanlık krizinin yaşanabileceği’ uyarılarını yapıyor. Rusya ve Suriye ise, bölgenin ‘teröristlerden temizlenmesi gerektiğini’ söylüyor. Türkiye de göç dalgası ve insani krizin tırmanacağı kaygısıyla operasyona karşı.
Hangi örgütler savaşıyor?
İdlib, farklı silahlı örgütlerin kurduğu ve bünyesinde el Nusra ile Ahrar’uş Şam’ı barındıran çatı örgütü Fetih Ordusu tarafından 2015’te ele geçirilmişti. Şimdi İdlib’in yüzde 60’ı, El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra’dan dönüşen cihatçı Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) örgütünün kontrolünde. Lideri, eski El Nusra mensubu Ebu Muhammed Colani. Suriye uzmanı Fransız akademisyen Fabrice Balance HTŞ cihatçılarını ‘çok iyi organize, savaşa hazırlıklı’ olarak tanımlıyor. HTŞ çoğunlukta olmak üzere İdlib’de 30 bin savaşçı olduğunu tahmin ediliyor.
Türkiye için neden önemli?
İdlib, Astana Mutabakatı çerçevesinde Suriye’de oluşturulan dört Gerilimi Azaltma bölgesinden biri olarak belirlenmişti. Mutabakat kapsamında Türkiye İdlib içine 12 gözlem kontrol noktası kurdu. Bunların aralarına Rusya 10, İran da 7 gözlem noktası yerleştirdi. Vilayet, bölge aktörlerinin her biri için kendi çıkarları doğrultusunda stratejik öneme sahip. Suriye’de Beşar Esad açısından 2011’den bu yana devam eden iç savaşın büyük oranda sona ermesi ve zaferini ilan etmesi anlamına gelecek.
Türkiye ile Rusya karşı karşıya gelir mi?
İki ülkenin İdlib’de ‘ılımlı muhalif’ ayrımıyla ilgili fikir ayrılığından karşı karşıya geleceği kaygısı dile getiriliyordu. Türkiye’nin 24 Kasım 2015’te Rus savaş uçağı Sukhoi Su24’ü düşürmesiyle başlayan kriz sonrası düzelen ilişkiler, Türkiye’nin S400 füze savunma sistemi almasına kadar ilerledi. Ama İdlib operasyonunun Moskova ile Ankara arasında nasıl şekilleneceği henüz resmi olarak duyurulmadı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 29 Ağustos’ta Batı’ya “Terörle mücadele operasyonuna engel olmayın” derken, Türkiye ile ise ‘İdlib’de hangi örgütlerin desteklendiğiyle’ ilgili uzlaşı olduğunu söyleyerek, fikir birliğinin işaretini verdi. Suriye uzmanı Aron Lund ise bu açıklamaya temkinli yaklaşıyor: Lavrov ve Rus diplomatların genelde henüz anlaşmaya varılmadan, anlaşıldığını duyurma eğilimleri var. Rusya ile Türkiye arasında genel anlamda bir uzlaşı olabilir.
İdlib harekâtı Esad için zafer olur mu?
İdlib, 2011’de başlayan savaşta muhaliflerin elinde kalan son büyük yerleşim bölgesi. Suriye ordusunun kapsamlı bir harekâtla bu vilayeti muhaliflerden geri alması uzmanlara göre ‘yedi yıldır süren savaşı Beşar Esad’ın kazandığı’ anlamına gelecek. Fransa Dışişleri Bakanı JeanYves Le Drian, “Esad savaşı kazandı. Bunu ifade etmemiz gerek ama barışı kazanamadı” sözleriyle bu algının siyasi çevrelerde yerleştirdiğini gösterdi.