Suudi alimin oğlu, ülkedeki zulmü anlattı!
Suudi alim Salman Alodah’ın oğlu Abdullah Alaoudh, Suudi Arabistan’da Vehhabi olmayan herkesi kafir ilan eden tekfircilerin el üstünde tutulduğunu, aşırıcılıkla mücadelenin yalan olduğunu söyledi.
Suudi alimin oğlu, ülkedeki zulmü anlattı!
yeniakit.com.tr “Babam Ölüm Cezasıyla Yüzleşiyor. Suudi Arabistan’da Adalet bu” başlığıyla Abdullah Alaoudh, New York Times’a yazdığı yazıyla babası özelinden Suudi Arabistan’daki hukuk katliamı ve zalimliği anlattı.
“Aşırılılarla mücadele ettikleri yalan.. Asıl ılımlı sesleri kısıyorlar”
“Kraliyet yargısı, uygun işlem ve hukukun egemenliğinin herhangi bir temsilinden çok uzağa itiliyor” diyen Alaoudh, Muhammed b. Selman’ın ve destekçilerinin tüm iddialarına rağmen ülkede katı dini kurumun zayıflatılmadığı, aksine tarihsel olarak aşırılıkla mücadele eden ılımlı sesleri kıstıklarını kaydetti.
Aşırılık kuvvetlerine karşı olan ve reform arayan sayısız Suudi aktivist, alim ve düşünürün tevkif edildiğini ve pek çoğunun ölüm cezasıyla yüzleştiğini ifadeyle mevzuya giriş yapan Alaoudh, konuyu babasına getirdi.
61 yaşındaki babası Salman Alodah’ın, İslam hukuku alimi olup, Şeriat içindeki insan haklarına daha büyük bir saygıyı öne süren bir reformist olduğunu anlattı. Salman Alodah’ın sesi çok yere ulaşıp twitter’da 14 milyon takipçiye kadar ulaşmıştı.
Dua eden bir twit attı diye 1 yıldan fazla süredir türlü zulümler görüyor
Alaoudh yazısının devamında şu ifadeleri kullandı:
“10 Eylül 2017’de Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın Katar’a abluka dayatmasından rahatsız olan babam, dolaylı olarak çatışma hakkında konuşup uzlaşma için arzusunu açıkladı, ‘Allah, onların halkları adına en iyisi için kalplerini onarsın’ diye twit attı. Bu twitten birkaç saat sonra Suud güvenlik kuvvetlerinden bir ekip Riyad’daki evimize gelip evi aradı, birkaç laptopa el koydu ve babamı alıp gittiler.”
“Görünüşe göre Suudi hükümeti öfkelendi ve twitini suç mahiyetinde bir ihlal olarak telakki etti. Soruşturmacıları babama SuudKatar krizinde küstahça tarafsız bir duruşu olduğunu ve Suud hükümetinin yanında durmakta başarısız olmasının bir suç teşkil ettiğini söylediler.”
Babasının aylardır hücresinde zincirli ve kelepçeli tutulup uyku ve tıbbi yardımdan mahrum bırakıldığını, keza gece gündüz devamlı surette sorgulandığını anlattı. Alaoudh, bununla da yetinmeyen Suud yetkililerinin, babasının kötüye giden sağlık durumunu ta ki hastaneye kaldırılması gerekinceye dek umursamadıklarını belirtti. 61 yaşındaki alim, tutuklanmasından bir yıl sonra mahkemeye çıkarılıncaya dek avukatlarla da görüştürülmedi.
4 Eylül’deki yargılamada ise babasına; halkın arasında ihtilafı kışkırtma ve idareciye karşı insanları tahrik etme, keyfi tutuklama ve konuşma özgürlüğüne odaklanarak hükümette Arap devrimlerini destekleme ve idarede değişim çağrısı yapma, yasaklı kitaplara sahip olma ve tiranlık/zorbalık olarak tanımlama ithamlarında bulunuldu ve krallık başsavcısı ölümünü istedi.
Oğul Alaoudh, Batı’nın Suud iç politikasına karşı umarsızlığını Suudi Arabistan’ın istismar ettiğini ve babası gibi reformculara karşı baskıyı tutucu dini kuruma karşı bir hamle olarak sunduklarını, hakikatin ise onların iddialarıyla bir alakası olmadığını vurguladı.
Babasının, devlet tarafından atanma bilginlerden ayrılıp bağımsız bir Müslüman alimi olarak otorite ve meşruluğundan ötürü Suud halkı tarafından sevildiğini belirten Aloudh, onun İslami prensipleri kullanarak sivil özgürlük, siyasete katılımcılık, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığını desteklediğini de sözlerine ilave etti.
Vehhabi olmayan herkesi kâfir ilan eden sapık din adamları el üstünde tutuluyor
Muhammed b. Selman öne çıktığından beri kimsenin “reformist” görülmesine izin verilmediğini tebarüz ettiren Alaoudh, babasının popüler ve ilerlemeci bakış açılarından ötürü tutuklandığını söyledi.
Alaoudh’un devamında yazdıkları da dikkat çekiciydi:
“Babam gibi reformistler hapishanede otururken, Suudi Arabistan Saleh alFouzan gibi devlet sponsorlu din adamı ve Kıdemli Alimler Konseyi üyesi tavizsiz/katı çizgide kimseleri kucakladı. Bay alFouzan 2013’te kadınların araba sürdüğü bir geleceğin şiddetle aleyhinde tutum sergiledi, Şii ve Vehhabi akidesini takip etmeyen diğer Müslümanları kâfir ilan edip bu görüşü kabul etmeyen herkesi de kâfir yaptı.” Abdullah Alaoudh ayrıca alFouzan’un açık büfe restoranları da kumar oynamak gibi gördüğünden yasakladığını belirtti.
“Ağustos’ta Bay alFouzan, otoritesi ve öneminin işareti olarak kraliyet sarayında Kral Selman bin Abdülaziz ile Prens Muhammed arasına oturtuldu. Birkaç ay evvel bir toplantı sırasında prens, alFouzan’a ‘Babam gibisiniz’ dedi. Eylül’de Bay alFouzan idareciye karşı kışkırtma tahrik eden siyasi ayrılıkçıların öldürülmesi için teşvikte bulunan bir fetva yayınladı. Bir ay sonra arkadaşım Cemal Kaşıkçı öldürüldü.”
Sert cezaya karşı çıkan hakimler de tutuklandı.. “Dünya ses vermeli”
Bunları aktardıktan sonra Alaoudh, adalet için çok az ümitleri olduğunu dermeyan etti. Alaoudh’un yazdığına göre öyle ki, babasını yargılayan bazı hakimlerin dahi, başsavcının şiddetli cezalar bindirme taleplerini reddetmeleri üzerine tevkif edildiler...
Nitekim 2013 yılında 200 kadar hakim dilekçe imzalayıp hakiki meşru ve yargısal reformlar istemiş, yapılan ciddi baskıyı kınamış, yargısal bağımsızlık talep etmişlerdi. Cevap ise bu hakimlerin tehdit ve iki tanesinin görevlerinden def edilmesi olmuştu.
Yazısının sonunda Alaoudh, babasının duruşmasını Suud hükümetinin üçüncü kere açıklama olmadan ertelediğini ve onu hapiste tutmaya devam ettiklerini bildirdi ve şu cümlelerle hitam verdi:
“Ailem onun tutuklanmasından beri aralıksız olarak rahatsız edildi; evim ve şahsi kütüphanem izinsiz arandı; amcam hadiseyle ilgili twit attıktan sonra tutuklandı; varlıklarım gerekçesiz olarak donduruldu.
Cemal Kaşıkçı’nın katli Suudi Arabistan’ı idare eden reformcu kraliyet prensi efsanesini yıktı. Ancak dünyanın, Suud başsavcısının babam Salman Alodah gibi kendiler için ölüm cezası aradığı fiili olarak reform namına mücadele eden insanlara destek için sesini yükseltmesi gerekiyor.”