Parti meclisinde iki kere oylandı ve…
....
DSP Genel Başkanı Önder Aksakal’ı aradım.
Meşguldü.
İki dakika sonra döndü.
Selamlaştık, hal hatır sorduk.
23 Haziran’da ne yapacaksınız, kimi destekleyeceksiniz Önder Bey, dedim.
“Hiç kimseyi” dedi.
Sonra devam etti…
Bazı arkadaşlar parti meclisimize Ekrem İmamoğlu’nun desteklenmesi konusunda teklif getirdi.
Teklifi tartıştık…
Uzun uzun tartıştık…
Sonra oylamaya geçtik…
Hatta iki kez oyladık…
Ekrem İmamoğlu reddedildi…
DSP…
Sol bir parti olmasına rağmen…
Parti meclisinde yaptığı iki oylamada da…
CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’nu desteklemeyi reddetti…
PM, Ekrem İmamoğlu’nu neden reddetti, dedim.
Önder Bey, “Çok basit, çünkü çaldılar” demedi.
Daha ağır bir şey söyledi.
Önder Bey dedi ki:
DSP demek, Kıbrıs demektir…
DSP demek, bağımsızlık demektir…
DSP demek, bayrak demektir…
DSP demek, milli hassasiyet demektir…
FETÖ’cülerin Amerika’dan,
PKK’lıların Kandil’den,
HDP’lilerin de Meclis’ten destek verdiği birine…
O birisi kim olursa olsun…
DSP kurumsal olarak destek vermez, veremez…
Adayınızın seçimlerden çekilmesi böyle yorumlanmadı ama; hatta Ekrem İmamoğlu’nun lehine bir çekilmeymiş gibi algılandı, dedim.
“Hayır, öyle değil” dedi, devam etti.
31 Mart’ta, büyükşehirde 31 bin, ilçelerde 112 bin oy almışız…
Yani DSP’nin İstanbul’da 112 bin oyu var…
Bu oyun toptan bir yere gideceğini düşünmek yanlıştır…
Öyle şey olmaz…
Seçmen kitle halinde hareket etmez, herkesin aklı var fikri var…
Bana göre…
DSP tabanından gelen, DSP’nin niçin kurulduğunu bilen Ecevitçi seçmen, CHP’ye oy vermez…
Bu durum adaylarımız için de geçerlidir…
CHP’den gelip bizden aday olanların tutumu farklıdır, DSP kökenli adaylarımızın tutumu farklıdır…
Mesela…
İstanbul adayımız Av. Muammer Aydın kendisi çekildi…
Oysa Muammer Aydın’ı, DSP aday göstermişti…
Ama o çekildi…
Çekilmesinin ardından yeni bir aday çıkarmayı düşündük…
Fakat…
Tam olarak, layıkıyla seçim çalışması yapamayacağımızı gördük…
Bunun için ekonomik gücümüz de yoktu…
Aday çıkarmadık…
Aday çıkarmadık diye bir yeri işaret etmedik, buraya oy vereceksiniz demedik…
DSP seçmeni, her zaman olduğu gibi…
Türkiye’nin hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak kararını verecektir…
Önder Bey, YSK’nın kararını nasıl yorumluyorsunuz, dedim.
YSK bir karar vermiş…
Karar tartışıldı…
Tadında bırakmak lazım…
Tartışma daha ileri giderse zararlı olur, kurumlar yıpratılır, devlete olan inanç azalır…
Bakın aynı YSK…
24 Haziran’da bizi seçime sokmadı mesela…
O karar yanlıştı, bizim seçime girmemiz gerekiyordu…
Her şeyimiz tamamdı ama YSK, seçime giremezsiniz, dedi…
Kimseden ses çıkmadı…
Kimse ayağa kalkmadı…
Neden acaba?..
Haa, şunu da söyleyeyim…
Seçimin tekrarlanmasına karar verdiklerinde bunun gerekçesini de beyan etmeliydiler…
Yani gerekçeli kararı, aldıkları kararın arkasına yapıştırmalıydılar…
Orada hata yaptılar…
Önder Bey başka eklemek istedikleriniz, dedim.
“Ekonomi” dedi.
Türkiye’nin işi gücü ekonomi olmalı…
Eğer ekonomide yaşanan dalgalanmalar olmasaydı yerel seçimler de bu kadar konuşulmazdı…
“Görüşmek üzere” dedik kapattık.
FARUK AKSOYHABER 7