....
Varşova'daki YemaniNetanyahu yakınlaşmasına tepki: Keşke Erdoğan gibi davransaydın
Yemen Dışişleri Bakanı Halid elYemani'nin, ABD öncülüğünde Polonya'nın başkenti Varşova'da düzenlenen Orta Doğu'da Barış ve Güvenliğin Geleceğini Desteklemek" isimli konferansta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun yanına oturması tepkilere neden oldu. Yemenliler Twitter hesaplarında Yemani'ye dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2009'da yine dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in konuşmasına tepki olarak Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu’nu terk etmesini hatırlattı.
Yemenlilerin, İsrail'le hiç bir diplomatik ilişkisi bulunmayan ülkenin tarihinde bir ilk olan bu olaya gösterdiği tepki Yemani'nin görevden alınması ve Yemen halkından özür dilemesini isteme derecesine kadar vardı.
Yemen halkının sabrını taşıran son damla ise Yemani'nin, konuşması sırasında mikrofonu bozulan Netanyahu'ya kendi mikrofonunu ödünç vermesi ve Netanyahu'nun bunun üzerine Yemani'yle şakalaşarak ona "bunun iki devletin işbirliğinin ilk adımı" olduğunu söylemesi oldu.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Uluslararası Müzakereler Özel Temsilcisi Jason Greenblatt konuyla ilgili olarak Twitter hesabından "kalbi ferahlatan bir an" açıklamasında bulunmuş, Netanyahu ise kendi Twitter hesabında "tarih yapıyoruz" yorumunda bulunmuştu.
KABUL EDİLEMEZ GEREKÇE
Yemani olayın gerçekleştiği gün Twitter'dan yaptığı açıklamada, gelen tepkilerin abartılı olduğuna işaret ederek, Yemen heyetinin, yuvarlak masada dünya liderleriyle görüştüğünü bunu Birleşmiş Milletler'de (BM) de her zaman yaptığını ifade etmişti. Yemani, siyasi gayelerle durumu olduğundan farklı gösterme çabalarının kendilerini Yemen'i savunmaktan alıkoyamayacağını kaydetmişti.
Bu açıklamaların ardından geri adım atan Yemani basına yaptığı açıklamada, bunun aslında bir protokol hatasından kaynaklandığını ve bundan da konferansı organize edenlerin sorumlu olduğunu söylemişti.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN DAVOS'TAKİ TAVRI HATIRLATILDI
Yemani'nin özrü kabahatinden büyük olarak gören Yemenliler, onun Netanyahu ile dostane konuşmalarının ve şakalaşmalarının İsraille normalleşmenin bir çeşidi olduğunu düşündü. Yemenliler Twitter hesaplarında Yemani'ye dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2009'da yine dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in konuşmasına tepki olarak Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu’nu terk etmesini hatırlattı.
Yemenli Muhammed Faysal, Twitter hesabında konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi konferanstan çekilseydin ya da oturduğun koltuğu değiştirseydin halkın kahramanı olurdun ama sen bize utanç vesilesi oldun." ifadesini kullandı.
Muhammed Mütevekkil ise attığı twitte mikrofonun bozulması ve Yemani'nin kendi mikrofonunu vermesiyle ilgili olarak "Netanyahu'nun sekreteri ya da bizzat Netanyahu mikrofonu tamir edebilirdi ama Yemani onların yerine bunu yapmayı tercih etti." dedi.
YEMANİ'NİN CEZALANDIRILMASI TALEBİ
Nasırcı Birlikçi Halk Örgütü yaptığı yazılı açıklamada, İsrail ile normalleşmenin ülke kanunlarına göre cezalandırılmayı gerektiren bir suç olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanlığı ve hükümeti bu tür davranışlarda net pozisyon almaya davet eden örgüt, Yemani'nin söz konusu davranışla Yemen halkına ve başta Filistin meselesi olmak üzere Arap dünyasının sorunlarına destek olan tarihine zarar verdiğini ve bu sorumsuz davranışın Yemen'e olumsuz etki yaptığını kaydetti.
Şura Meclisi üyesi ve eski Şebve Valisi Muhammed Kar'a da yaptığı açıklamada, Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'yi halkın inandığı değerlere uygun bir tavır almaya ve bu utanç tablosunu temizlemeye çağırdı.
Kar'a, Şura Meclisi'nin, cumhurbaşkanından hükümetin görevine son vermesini, bakanları dürüst ve deneyim sahibi kişilerden oluşacak bir harp hükümeti kurmasını istemesi gerektiğini vurguladı.
Kar'a, "Söz konusu olay utanç verici bir tablo ve durumdur. En fazla utanç verici husus ise Filistin meselesinin yanında onur ve haysiyetiyle yer almaktan geri adım atmayan yüce Yemen halkının tutumuyla tamamen çelişiyor olmasıdır." dedi.
Eski Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı Danışmanı Abdulmelik elMihlafi Twitter'dan yaptığı açıklamada, söz konusu yakınlaşmanın, Yemen anayasasıyla çelişen bir "normalleşme" olduğunun altını çizdi.
"Normalleşme ya da bunun olduğuna dair bir şüphe, halkımızın, tarihimizin ve hatta anayasamızın değerleriyle çelişir. Bu tür pozisyonlardaki nezaket, sadece İslam ümmetinin düşmanlarına başta da İsrail'e hizmet eder." vurgusu yaptı.
HUSİLER OLAYI KENDİ LEHLERİNE KULLANDI
Yemani ile Netanyahu arasındaki söz konusu yakınlaşma Husilere istedikleri fırsatı verdi. Husiler, Yemen hükümeti ile Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerine karşı verdikleri savaşı İsrailABD düşmanına karşı verilen savaş olarak nitelendirdi.
Yemen hükümetinin İsrail yanlısı olduğunu ve bu nedenle ona karşı verdikleri mücadelede haklı olduklarına işaret eden Husilerin siyasi bürosundan yapılan açıklamada, "Halid Yemani isimli şahsın Varşova konferansına katılması İsrail ile ABD'nin bölge halklarına karşı kurduğu komplonun bir parçasıdır. Yemani'nin Netanyahu'nun yanına oturması alçalma ve işbirlikçiliğin zirvesidir." ifadesine yer verildi.
Söz konusu tavrın, hükümetin ve onun Yemen halkını temsil etmeyen sponsorlarının ahlaki ve ilkesel duruşundaki çöküşü yansıttığı belirtilen açıklamada, "ülkede meşru hükümeti desteklemek için 4 yıl önce başlatılan savaşın, İsrailABD saldırganlığının, Yemen'i kontrol altına alma ve halkına boyun eğdirmeyi amaçladığını yeniden ortaya çıkardığı" dile getirildi.
KÖRFEZ'İN YEMEN HÜKÜMETİNİ KULLANMASI
Yemen hükümetinden bir yetkili ise tüm bu tepkilere cevap olarak, Yemani'nin konferansa katılmasının, İran'ın Husilere destek vererek ülkede oluşturduğu tehdidin görüşülmesi için Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon ülkelerinin yönlendirmesiyle gerçekleştiğini söyledi.
AA muhabirine konuşan yetkili, Yemen'in, İsrail'in de konferansa katılacağını bilerek oraya gittiğini ancak oturma düzenine itiraz ettiğini aktardı.
Yerel bir gazete olan "ElMasdar"ın Editör Yardımcısı Ali elFakih, Yemen hükümetinin, İsrail'le normalleşme yarışına giren Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından kullanılmasının ona meşruiyetini kaybettirdiği ve Husilere karşı verdiği savaşta elini zayıflattığı görüşünü savundu.
Fakih, "Devletimizi kaybettik ama onurumuzu kaybetmedik." ifadesini kullandı.
(AA)