BENİM ADIM TUBA KORKMAZ.BU BENİM BAŞIMA GELMEZ!” DEDİĞİM AMA GELEN BİR F*LAKET >>>>>
Adım Tuba Korkmaz. Eskişehir’de bir seramik fabrikasında müdür yardımcısına denk pozisyonda çalışan bir tasarımcıyım. Size, “Bu benim başıma gelmez!” dediğim ama gelen bir felaketi anlatacağım…
30 yaşında anne olduğumda, doktora derslerimi bitirip tez aşamasına geçmiş, kendi küçük atölyemde sanat yaparak ayakta kalmaya çalışan bir kadındım. Kızımın “Goldenhar Sendromu” olduğunu o bebekken öğrendim. İlk a-meliyatını 8 aylıkken oldu.Ve Özüm, 1 yaşındayken, ben artık bekâr bir anneydim. 2 yaşında, ikinci a-meliyatını oldu. İkisi de birbirinden zor a-meliyatlar. Daha başka a-meliyatlar da olacak. Boşanınca ve atölye işleri hastane işleriyle karışınca, anladım ki bordrolu bir iş lazım bana…
Buldum, Çanakkale’den Eskişehir’e taşındık. Ve yepyeni bir hayat kurduk birlikte!
Kızımın hastalığı, benim sevgiyle kabullendiğim gerçeğimdi. Göğsümü gere gere taşıdım… Derken 8 ay önce aşık oldum… Aşk nağmeleriyle başlayan ilişki, klasik kıskançlık hikayeleriyle 6 ay sonra t-rajediye döndü. “Yakanı ört!”ler, “Kiminle konuşuyorsun?”lar, telefon kontrol etmeler derken, ben, ben olmaktan çıktım. “Bitti!” dedim…
Ve sonrasında, iki ay boyunca ne o.puluğum kaldı, ne onla bunla yatmadığım… Bir gün en kötü kadın ben oluyordum, bir gün evlenmek istediği aşık olduğu kadın…Sonra yollarım k-esilmeye başladı, takip edilmeler, 2 ayın sonunda “Nasıl yani?! Beni istemiyor musun? Peki, o halde, olacaklara razı ol!” dediği vakit, k-orktum. Çok k-orktum hem de…
Ama bu kadarını düşünemiyordum bile…
Kızımın ilk karnesini alacağı günün sabahı… Evden neşeyle çıktım. Tuhaf bir huzur vardı güneşte, ışıl ışıl. Sonra birden arkamdan gelen bir koşma sesiyle, birinin bana çarpması bir oldu, eski sevgilim olduğunu fark ettim…Ç-ığlık attım ve güreşme faslı…Bu arada, elinde gördüğüm hastane mavisi büyük boy f-alçatayı tutmaya çalışıyorum…
B-ağırıyorum avazım çıktığı kadar, her d-arbeyi hissediyorum, akciğerimin söndüğünün sesini duyuyorum, a-cı yok, ağrı yok, sadece ç-ı-ğlık atabiliyorum ve hırıltılı…“Nefesim” dediğim adam, üstümde beni b-ı-ç-aklarken, nefes almakta zorlanıyorum…
O anda camdan biri, bir kadın, “A-mbulans ister misiniz?” diye sesleniyor.”K-urtarın beni!” diyorum, b-ağırmayı bırakıp…İşte o zaman, işin rengi değişiyor. Üstümden kalkıyor, ayakkabısının tekini bırakıp kaçmaya başlıyor. Telefonumu alıyorum, gayriihtiyari son çevirdiğim numarayı arıyorum, “B-ı-ç-aklandım!” diyorum. Sonra 155’i çeviriyorum ama sokak adını bilmiyorum ki nasıl tarif edeyim, 112 de olmaz. Müdürümü arıyorum. O-laylardan haberdar…
Fakat ben müdürümle konuşamadan, arkamdan tekrar geliyor ve g-ı-r-tlağımı k-e-siyor… Resmen k-e-sti! İnanılır gibi değil ama yaptı!!! Aynen filmlerdeki gibi…
Yavaşça asfalta uzanıyorum…
Kızım 2 gün önce sormuştu, “Pisi pisine ö-l-mek nedir diye?” “Yo!” diyorum, “Yo olamaz, kızımın ilk karne günü, annem pisi pisine ö-l-dü dedirtemem!” Bilincimi açık tutmaya çalışıyorum. Ellerim y-a-ralarımda, kendimce pansuman yapıyorum. Etrafa bakıyorum. Telefonum, onun tek ayakkabısı, kendi k-a-nım ayaklarıma kadar uzanmış, kulaklığım da k-an olmuş. O sırada doktor geliyor, beni yan çeviriyor, bir kadın, başımda k-an içindeki ellerimi tutuyor, müdürümün eşi başıma çömelmiş, “O mu yaptı sana bunu?” diyor, müdürümle göz göze geliyoruz, hava berrak, sakin, aldığım nefes yetmiyor sanki, b-o-ğuluyorum…
Ambulans sesi…
Acile girdik, ben nefes alamıyorum. “Penisilin alerjim var!” diyorum. “Ö-l-memem lazım, kızım var benim!” diyorum, “Kızımın tedavisini ben takip ediyorum” diyorum. Kasığımdan kateder girdi. Acı yok! Sadece kontrolsüzce bacaklarım sallanıyor, Kurban Bayramı’nda k-e-s-ilen koyunlara benziyorum. “Nefes… Nefes… Nefes…” derken uyutuluyorum.
Uyandığımda çok a-ğrım var, her yanımda tüpler. Korkuyorum, tekrar dönüp gelecek diye…12 gün geçmişti ama hâlâ hastanedeydim. Çünkü arkadan geldiğinde, soktuğu f-a-l-çata, 5 cm derinliğe girmiş ve çevirdiği için karaciğerimi, pankreasımı ve diyaframımı dağıtmış…
Hâlâ lıkır lıkır su içemiyorum çünkü soluk borumun üçte ikisini k-e-s-miş. Hala öksüremiyorum, iç çekemiyorum, esneyemiyorum…İçimi a-cıtan ise, onun yalan dolu ifadesiyle, giyeceği takım elbise ve ‘efendi’ duruşuyla, “iyi hal indirimi” alma ihtimali…
Geçenlerde linked-in’den profilinize bakanlar listesinde adını gördüm: Fatih Sağır!!! Beni ö-l-d-ürmeye çalışan…Boğazımı k-e-sen adamı…Beni hep takip mi edecek? Korkuyorum. Ve uyuyamıyorum. Yarın büyük gün. İlk duruşma! N’olur benim sesim olun, bana destek olun… Beni 12 gün hastanede tutan o f-a-l-ç-ata, onun y-a-ralarına dikiş bile attırmadı…Bense şans eseri hayattayım!