Erdoğan’ın operasyonu bekletme kararının arkasında ne var?

Erdoğan’ın operasyonu bekletme kararının arkasında ne var?

Rusya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Ortadoğu Merkezi Başkanı Vladimir Fitin, yol haritası kabul edilen Suriye’deki operasyonun bekletilme kararını değerlendirdi.

Erdoğan’ın operasyonu bekletme kararının arkasında ne var?

 

  

Başkan Erdoğan’ın Suriye’ye yönelik operasyonu bekletme kararını değerlendiren Rus uzmanlar, ABD ile Türkiye arasında karşılıklı bir anlaşma olma olasılığını dışlamadıklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ABD Başkanı Donald Trump'la görüşmesi sonrasında Fırat'ın doğusuna yönelik operasyonu bekletme kararı alındığına yönelik açıklamasını değerlendiren uzmanlar, Washington ile Ankara arasında Türkiye'ye Kürt birliklerle mücadelenin önünü açan ve aynı zamanda ABD'nin daha önce sürdürdüğü görevleri kısmen de olsa Türkiye tarafından yerine getirilmesini sağlayan bir anlaşma olabileceğini anlattı.

‘Kürt birliklerini bozguna uğratmalı"

Rusya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Ortadoğu Merkezi Başkanı Vladimir Fitin, RT'ye verdiği mülakatta ‘ABD'nin hedefinin Suriye'deki İran ve Rusya etkisinin güçlenmesine izin vermemek' olduğunu aktardı.

Fitin, "Bu nedenle onlar (ABD), çekirdeğini Kürtlerin oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri'ne (DSG) dayanarak, onlara silah tedarik ederek ve danışmanlarını yollayarak, Suriye'nin kuzeydoğusunu DAEŞ'ten temizledi. Türkiye, hedefleri farklı olduğu için koalisyonun yerine geçemez. Onlar teröristleri bozguna uğratmalı" diye konuştu.

Trump'ın Amerikan askerlerini Suriye'den çekme kararının ABD'nin içinde olumsuz karşılandığına dikkat çeken Fitin, ABD Savunma Bakanı James Mattis'in dünkü istifasının nedeninin de Pentagon ve Beyaz Saray arasındaki anlaşmazlık olabileceğini söyledi.

Fitin, "Trump'ın yaptıkları ne Kongre, ne Pentagon, ne de Dışişleri Bakanlığı tarafından tasvip ediliyor. Onun birliklerinin çekileceği yönündeki duyurusunun ne şekilde sonuçlanacağını, örneğin danışman ve müşavirlerin kalıp kalmayacaklarını hiç kimse bilmiyor" ifadelerini kullandı.

Trump'ın 19 Aralık'ta duyurduğu Suriye'den çekilme kararını Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders te doğrulayarak, "DAEŞ'e karşı Suriye'de kazanılan bu zaferler, Küresel Koalisyon'un ya da harekâtının sona erdiğine işaret etmiyor. Harekâtın yeni aşamasına geçerken ABD askerlerinin eve geri dönüşünü başlattık" açıklamasını yapmıştı.

Rusya Dışileri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova ise, Amerikan birliklerinin çekilmesinin Suriye'deki çatışmanın siyasi yollardan çözülmesi için gerekli şartları sağlayabileceğini belirtmişti.

‘ABD'nin onayı alındı'

Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Arap ve İslam Araştırmaları Merkezi'nden Boris Dolgov, Türkiye'nin operasyon planladığı bölgeden Amerikan birliklerinin çekilme kararının Ankara ile Washington arasında Kürt birliklerini de kapsayan bir anlaşmanın varlığına işaret ettiğini söyledi.

RT'ye konuşan Dolgov, "ABD yönetiminin Suriye'den silahlı kuvvetlerini çekme kararı almış olması, Türkiye'nin Suriye'deki teröristlere karşı kapsamlı bir askeri operasyon planlıyor olması ile bağlantılı. Doğal olarak bir anlaşma var, yol haritası kabul edildi, operasyonların yapılması ile ilgili fiilen ABD'den onay alınmış oldu" ifadelerini kullandı.

"ABD'nin Suriye'den gitme niyetinde olmadığı ortada"

Buna karşılık olarak Türkiye'nin, bölgede daha önce Amerikan askerlerinin önünde bulunan hedefleri kısmen devam ettirmek durumunda olabileceğine dikkat çeken Dolgov, sözlerine şöyle devam etti:

"Belki de Türkiye, bazı açılardan Suriye'de bulunan ABD'li birliklerinin yerine geçecek. ABD'nin askerlerini Suriye'den çekeceği yönündeki açıklamasının çoğu bakımdan propaganda içerdiğini de belirtmek gerekir. ABD'nin Suriye'den gitme niyetinde olmadığı ortada."

Ayrıca Türkiye ve Rusya arasında, Suriye'deki krizin çözümü konusunda yapılan başarılı işbirliği deneyimine dayandırılacak bir diyalog da olabileceğini kaydeden Dolgov, şöyle konuştu:

"Türkiye, Ankara'nın teröristlere karşı askeri operasyonlar yürütüyor. Özellikle bu alanda herhangi bir işbirliğinden bahsetmek oldukça zor. Ancak şüphesiz toplantılar, görüşmeler ve karşılıklı anlaşmalar olacağı söylenebilir."