Devekuşu neden kafasını kuma gömsün ki ! Gerçek bildiğiniz gibi değil.
Bu yazımızda sizlere Devekuşu hakkında ilginç bir bilgi vereceğiz. Halk arasında yaygın olarak bilinen Devekuşunun tehlike anında kafasını saklanmak için kuma gömdüğü bilgisi aslında tamamen yanlış bir bilgidir. Devekuşları kafalarını kuma gömmezler ! Zaten Google görsellerde ufak bir arama yaparsanız kafasını kuma gömen Devekuşu fotoğrafı göremezsiniz. Görebileceğiniz devekuşu fotoğrafları ya karikatür ya da Photoshopta hazırlanmış çeşitli görseller olarak karşınıza çıkacaktır.
Devekuşu, Afrika kökenli uçamayan kuş türlerinden Struthio cinsinin yaşayan tek üyesidir. Bazı analizler göstermiştir ki, Somali devekuşu, bayağı devekuşlarından ayrı bir tür olarak ele alınabilmektedir fakat taksonomistlerin çoğu Somali devekuşunu bir alttür olarak göstermektedir.
Bu kısa açıklamalardan sonra konumuza dönecek olursak; dediğimiz gibi Devekuşları tehlikeyi gördüklerinde kafalarını toprağa gömmezler, ancak başlarını bacaklarının arasına ya da göğsünün altına sokarak dizlerini kırıp oldukları yere otururlar. Bu hareketi yaplarının sebebi ise kendilerine cansız bir kaya parçası süsü vererek tehlikeyi atlamaya çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Yani Devekuşları tehlike altında kaldıkları zaman düşmanlarından saklanabilmek için araziye uyum sağlamaya çalışırlar. Ancak bu korunma tekniği her zaman işe yaramayabilir.
Devekuşlarının, korktukları zaman kaçmaktansa kafalarını kuma gömerek tehlikenin geçmesini bekledikleri söylenir. Oysa gerçek böyle değil.
Her şeyden önce, kafasını kuma gömdüğü zaman nefes alamıyor oluşu, bunu tehlikeden saklanmak için yapmadığının açık bir göstergesi. Çünkü bu hareket, mevcut tehlikeyi, yani yakalanma riskini artırdığı gibi bir de nefessiz kalmasına sebep oluyor. Üstelik devekuşları dünyanın en hızlı koşan hayvanları arasında. Saatte 60 kilometre hızla koşabilen biri olsaydınız, kaçmak yerine kafanızı çevirip tehlikenin geçmesini ümit etmek gibi saçma bir şey yapmazdınız. O da yapmıyor. Hatta devekuşları öyle güçlü ki tek bir vuruşuyla aslan gibi heybetli bir hayvanı bile devirebilir. Dolayısıyla saklanmasına ya da saklanıyormuş gibi yapıp kendini aldatmasına gerek yok. Devekuşları, yumurtalarını tehlikelerden korumak için derin çukurlar açıyor, onları burada saklıyorlar. Anne ve baba, yumurtalar çatlayana dek sırayla bu çukurların üstüne oturuyor. Günde birkaç kez kafalarını çukurlara sokarak yumurtaları gagalarıyla nazikçe döndürmeleri de gerekiyor. Özellikle de çevrede tehlike arz eden bir durum varsa hemen yumurtaların üstüne çöküp, avcı tarafından görülme riskini azaltmak için boynunu yere dayayarak bekliyor. Bu pozisyondayken fark edilmesi gerçekten çok zor. Ama o esnada kafasını kuma gömmüş olmuyor. İşte bu görüntü ve zaman zaman yumurtaları kontrol etmek için onlara doğru uzanmaları birleştirilerek, kafalarını kuma gömerek saklanmaya çalıştıkları mitine dönüştürüldü.
DEVEKUŞU NEDEN KAFASINI KUMA GÖMSÜN Kİ !
Yaklaşık 200 bin devekuşunun izlendiği 80 yıllık araştırmalar boyunca tek bir Devekuşunun bile kafasını kuma gömdüğü gözlenmemiştir. Zaten mantık olarak da böyle bir hareketin olması pek mümkün değildir. Şayet Devekuşu kafasını kuma gömebiliyor olsaydı toprağın altında nasıl nefes alacaktı ?
Saatte 80 ila 90 km gibi oldukça yüksek hızlara ulaşabilen Devekuşu tehlike anında kendini bir kaya parçası gibi göstererek saklanmanın yerine kaçmayı da tercih edebilir. Bu tercih tehlikenin türüne ve hızına bağlı olarak yapılır. Şayet tehlikeden koşarak kaçamayacağını anlar ise kendini araziye uydurmaya çalışırak saklanır, ama şansı varsa da tercihini var gücüyle kaçmaktan yöne kullanır.
Ayrıca Devekuşu dinlenirken boyun kaslarını rahatlatmak için veya çok sık olmasa da uyurken bazen bu pozisyonu aldığı da biliniyor. Hatta bir görüşe göre, bu pozisyonda kafasını yere dayayıp düşmanlarının ayak seslerini dinlediği de ileri sürülüyor.
DEVEKUŞU KAFASINI KUMA GÖMER EFSANESİ NEREDEN GELİYOR ?
Devekuşuyla ilgili bu efsane net olarak bilinmese de, bazen yuvalarında (genelde yere kazılmış sığ bir delik şeklindedir) boyunlarını dümdüz yere uzatıp görüş alanında bir tehlike olup olmadığını yokladıkları için ortaya çıkmış olabilir.
Ayrıca Devekuşu uzaktan bir ses duyduğu, bir tehlike sezinlediği zaman, düşmanının sesini daha iyi alabilmek, tehlikenin geldiği yönü kestirebilmek için, başını yere yaklaştırır, büyük bir dikkatle yerden gelen titreşimleri dinler. Bu titreşimlere göre de savunmaya hazırlanır, ya da kaçar, saklanır. Anlaşılan o ki, Devekuşunun bu hareketini gören bir yolcu onun başını kuma gömdüğünü zannetmiş.
Daha yumurtadan çıkar çıkmaz erişkin bir tavuk büyüklüğünde olan Devekuşu yavrularının uzun boyunları genellikle bej rengindedir ve üzerlerinde siyah çizgiler vardır. Bu renklerle ot renkleri ve gölgeleri karışarak iyi bir kamuflaj imkanı sağlar. Bu durumda otların aralarına başlarını soktuklarında vücutları görünürken boyun ve baş kısımları görülmez. Görülmeyen başın kuma gömülmüş gibi insanlar tarafından algılanmasının nedenlerinden biri de bu olabilir.
Bir diğer kafa gömme efsanesi ise ilk kez Romalı tarihçi Yaşlı Plinius (Gaius Plinius Secundus) ’un, milattan önce yaptığı bir benzetme ile akıllara yerleşmiştir. Plinius bu benzetmesinde “Kafalarını ve boyunlarını kuma gömünce tüm vücudunu sakladıklarını sanırlar” demiştir. Yaşlı Plinius ayrıca Devekuşlarının, yumurtalarına sert bir şekilde bakarak bu yumurtayı çatlatabildiklerini de düşünüyordu ama Plinius, Devekuşlarının olmadık şeyler yutabildiğinden hiç bahsetmemiştir.
DEVEKUŞLARI NE YER ?
Sindirime yardımcı olması için yuttukları taşın yanında demir, bakır, tuğla ve cam da yiyebilirler. Londra Hayvanat Bahçesi’nde bir devekuşunun bir metrelik ip, bir bobin film, bir çalar saat, bir bisiklet valfı, bir kalem, bir tarak, üç eldiven, bir mendil, biraz altın kolye parçası, bir kol saati ve birkaç tane bozuk para yediği fark edildi. Namibya’daki devekuşları ise elmas yemeleriyle meşhurdur!