BÜYÜK TEHLİKE
Yaşam alanlarımız Kuzey’e kayacak
Füsun Saka / fsaka@gazetevatan.com |
Bu kış kar beklediğimiz kadar yağmadı. Hatta İstanbul’a hiç uğramadı. Yağmur ise ani su baskınları yaratarak yağıp geçiyor. Kuraklık, tüm dünlada olduğu gibi bizim de kapımızda. Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu Türkiye’yi bekleyen hava durumunu anlattı.
Yaşam alanlarımız Kuzey’e kayacak
Oldukça kurak bir kış geçiren Türkiye’de gözler İstanbul’a gözler kar çevrilirken akıllara Dünya Bankası’nın hazırladığı rapor geldi. Rrapora göre Türkiye, küresel iklim değişikliği nedeniyle en fazla kuraklık yaşayacak ülkelerin başında geliyor: “Karaya Oturmak: İklim Değişikliği, Su ve Ekonomi” adlı bir rapor yayınlayan Dünya Bankası, Türkiye’nin 2050’ye kadar daha kurak bir ülkeye dönüşeceğini açıkladı. İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Bölümü’nden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu gelecek 30 yıl içinde Türkiye’de yaşanması beklenen iklim olayları ve sonuçlarını anlattı.
Daha çok fırtına ve hortum oluşacak
Türkiye’de kıyı alanlarında yerleşim arttıkça daha çok hortum olayı rapor edilecek. Küresel iklim değişikliği yer seviyesindeki hava sıcaklığını yükselttiği için yer ile havanın yukarı seviyeleri arasındaki sıcaklık farkı fırtınaları artıracak. (Yani yeryüzündeki sıcaklık artışından kaynaklanan yağış ve fırtına)
Kış mevsimi 48 gün kısalacak
Yıllık ortalama sıcaklıkları artınca İstanbul’da ısıtma mevsimi 25 Kasım’da başlayıp 2 Nisan’da sona erecek. Yani 48 gün daha kısalacak. Özellikle büyük kentlerde, sıcak devredeki gece sıcaklıkları belirgin biçimde yükselecek; bu da, soğutma amaçlı enerji tüketimini artıracak.
Van Gölü’ne su akışı duracak
Türkiye genelinde yağışlar azalacak. GAP alanı başta olmak üzere tüm nehirlerin taşıdığı su miktarı düşecek. Nehirlerle daha az beslenen baraj göllerinin su seviyesi önemli ölçüde azalarak hidroelektrik enerji üretimi aksayacak.
Van Gölü’ne de su akışı duracak. Tropikal iklime benzer olan iklimde düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar, seller, heyelan ve erozyonu artıracak.
Turizme büyük darbe
Diğer Akdeniz ülkeleri gibi Türkiye için de en büyük sorun deniz seviyelerindeki yükselmeler olacak.
Turistik plajlar ve yat limanları yükselen deniz suyu ile kullanılamaz hale gelebilecek. Zengin kuzey ülkeleri daha sıcak hava şartlarına sahip olunca, Türkiye gibi sıcak ülkelere daha az seyahat edebilecek. Ayrıca artan hava sıcaklıkları nem ile birleşince daha yüksek bunaltıcılığa neden olabileceği gibi,sağlık sorunları olan yaşlı turistlerin sayısında azalmalar olabilecek.
Karadeniz ve Marmara’nın kuzeyi dışında bitki örtüsü değişecek
“Türkiye’de hava sıcaklıkları en kötü iklim senaryosuna göre 2100 yılına kadar yaz aylarında 47 °C aralığında artacak. En yüksek sıcaklık artışları; Güneydoğu, Ege ve Akdeniz bölgelerinde meydana gelecek. “Toplam yağış miktarlarında, Karadeniz Bölgesindeki 150 mm civarındaki küçük artış hariç, 2050’den itibaren özellikle kış aylarında 250300 mm’ye varacak olan azalmalar yüzünden, Ege ve Akdeniz kıyılarında, Güneydoğu ve Doğu bölgelerinde yağış eksikliği/kuraklık yaşanacak. Karla kaplı alanlarda, kar yağışlı gün sayısı ve kar yağışı miktarlarında azalmalar olacak, kıyılarımızda deniz su seviyesi yükselecek. 1990 iklim şartlarına göre, Türkiye’de bir yılda kişi başına düşen su miktarı 3070 metreküp. İklim şartlarının değişmeyeceğini kabul etsek bile, sadece nüfus artışı nedeniyle 2050’de Türkiye’de bir yılda kişi başına düşen su miktarı 1240 metreküp olacak. Artan nüfusumuzla bir de küresel iklim değişimi sonucu daha kurak bir iklime sahip olacağımız göz önüne alındığında, 2050’de Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı 700 ile 1910 metreküp arasında olacak. Bu da şu an Kıbrıs adasındaki kişi başına düşen su miktarı kadar. Diğer bir deyişle, değişen iklimi ve artan nüfusuyla Türkiye iyice su yoksulu bir ülke olacak.
Akdeniz Dubai gibi olacak
Akdeniz’de iklim Dubai gibi olacak, Tuz Gölü çevresindeki kurak alan genişleyecek. Yalnızca Karadeniz bölgesinde yağış artışı yaşanacak, Türkiye’nin en çok yağış alan bu bölgesinde yaşanacak artış ise seller ve baskınlarla sonuçlanacak. Karadeniz kıyıları ve Marmara’nın kuzeyi dışında Türkiye’nin yaşanabilir alanlarında bitki örtüsü değişecek, su havzalarının verimi düşecek, hayvan popülasyonu farklılaşacak. 2070’lerden itibaren Doğu Anadolu’da yüksek dağlık bölgelerde kar örtüsü yüzde 8090 azalacak, Barajların doluluğu etkilenecek.
Uludağ eriyecek ve kış sporları yapılamayacak
Mevsimlik kar ve kalıcı karbuz örtüsünün kapladığı alan ve karla örtülü devrenin uzunluğu azalacak. Daha az kar yağışı ve çabuk erimeden dolayı, Uludağ gibi kış spor merkezlerinden daha kısa sürelerde yararlanılabilecek ya da bu merkezler hiç kullanılamayacak.
Karadeniz Akdeniz olacak
Tarım ürünlerinde değişimler yaşanacak. Şu anda Ege, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın yetiştirilen pamuk, meydana gelecek sıcaklık artışıyla Karadeniz ve Marmara bölgelerine hareket edecek. Ancak yağışların kısa periyotta ve birden meydana geleceği düşünülürse, sık sık sel yaşanacak. Yağıştaki olumsuzluklar pamuk üretimini kötü etkileyecek. Bölgesel olarak uygun olsa da sert rüzgâr, yağış ve seller, ülkemizde pamuk üretimini önemli ölçüde sınırlandıracak.
Karadeniz 1.5 metre yükselecek 50 milyon insan etkilenecek
Deniz seviyelerindeki yükselmelere yönelik tahminler değişebiliyor. Örneğin Ukraynalıların Karadeniz için yaptıkları tahminler 1.5 metre kadar çıkıyor. Deniz seviyesi 10 santim yükselse bile etkileri büyük olacak. Türkiye’de maalesef büyük bir nüfus kıyılara kayıyor. İleriki yıllarda 50 milyon kadar insanın kıyılarımızdaki su seviyesinden kötü bir şekilde etkileneceği bekleniyor.
İklim göçleri hızlandıracak
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, senaryolara göre yaptığı değerlendirmede, küresel ısınmanın, ülkemizde de iklim göçlerini hızlandıracağını, ulusal güvenliğimizi tehdit edeceğini ve sağlığımızı etkileyeceğini vurguluyor. Kadıoğlu’nun çalışmasına göre meydana gelebilecek değişimler şöyle:
“Meteorolojik afetler, Türkiye’nin güneyinden kuzeyine doğru sayı ve şiddet bakımından artış gösterecek.
“Yağış yetersizliği, su sıkıntısı ve aşırı hava olaylarındaki artış; bitkisel üretime uygun alanların azalması ve kuzeye doğru kaymasına yol açarak, tarım ve gıda üretimimizi sınırlayacağı için fiyatlar
yükselecek, ithalat artıp ihracat düşecektir.
Sıcaklıktaki artış, insan, bitki ve hayvan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yapacak, haşere, hastalık ve ölüm oranları artacak, yarı kurak bölgeler daha kurak hale gelecek, sulama suyu talebi bugüne göre
yaklaşık iki katına çıkacaktır.
“Türkiye’nin mevcut su kaynakları ve gıda sorunlarına yeni sorunlar eklenecek, sulama, içme ve kullanma suyunda sıkıntılar yaşanacak, sektörler ile birlikte iller/ bölgeler arasında su için büyük bir
rekabet ortaya çıkacak. Artan hava sıcaklığından büyükbaş hayvancılık etkilenecek.