Diğer yeniçerilerden ayrılan en büyük özelliği ise, pek çok Avrupa dilini rahatlıkla konuşabilmesi idi.
düşman ülkelerin askeri durumları hakkında Osmanlı Devletine önemli bilgiler sağlıyordu.
Süleyman döneminde kuşatılan ve alınamayan Viyana'ya ikinci bir sefer düşüncesinde olan Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, bu düşüncesini Padişah IV.Mehmed'e bildirmekten çekinmekteydi. 
İstanbul'a dönerken Viyana'ya bir sonraki gidişinde Osmanlı Ordusuyla surlara dayanıp kaleyi almak hayaliyle gelen Balaban Hasan, Kara Mustafa Paşa'nın bu umursamaz tavrına sinirlenir ve Paşaya derhal sefere çıkılmasını, on binlerce Osmanlı askerinin gönlünde yatan zaferi mundar ettiğini, hala beklendiği için I.Viyana kuşatmasında şehid olan Osmanlı askerlerinin kemiklerinin sızladığını hiddetli bir şekilde söyler.
İstanbul'da kaçak konumuna gelen Balaban Hasan, Osmanlı'nın Avrupa'da bulunan sınır kalelerine giderek kendini farklı bir isimle yeniçeri olarak tanıtır ve buralarda pek çok savaşa dahil olur.
Bilinci kapalı bir şekilde at üzerinde ilerler ve kaderi onu İtalya'nın Moeno Köyü'ne getirir. 
Daha sonra tekrar vergi toplamaya gelen askerler karşılarında, Balaban Hasan komutasında silahlanmış köylüleri görünce şaşırırlar ve geri çekilirler.
Moeno Köyü'ne barış ve bolluk getiren bu Osmanlı askeri, ölene kadar bu köyde huzurlu bir şekilde yaşar.
Köy meydanlarında ise Balaban Hasan'ın heykelleri ve Türk bayrakları bulunmaktadır.
Tüm bu olayların üzerinden 336 yıl geçmesine rağmen bu köyde bulunan insanlar, Balaban Hasan'ın soyundan geldiklerini ve Türk olduklarını iddia etmektedirler.
