ABD YSK'nın kararını 'not' etmişti: 'En anlaşılır sözü ABD söyledi!'
YSK'nın İstanbul kararına ABD Dışişleri Bakanlığı "Bu olağandışı durumu not ediyoruz" demişti. Haber7 yazarı Taha Dağlı, ABD'nin başka ülkelerde yapılan seçimlere yaklaşımını kaleme alan bir köşe yazısı yazdı. Dağlı, "En anlaşılır sözü ABD söyledi!" adlı yazısında ABD'nin ikircikli politikalarını tek tek anlattı.
ABD YSK'nın kararını 'not' etmişti: 'En anlaşılır sözü ABD söyledi!'
İşte Taha Dağlı'nın yazısı;
ABD Dışişleri Bakanlığı, YSK’nın İstanbul’da seçim yenileme kararı için “bu olağandışı kararı not ediyoruz” diye açıklama yaptı.
Aynı makam seçim sonucuna yönelik itiraz sürecinin başladığı 2 Nisan gecesi de “itiraza gerek yok” deyip “sonucu kabullenin” açıklamasında bulunmuştu.
Türkiye’de yargının verdiği karar ABD için “olağandışı” anlamı taşıyor.
Sadece bu ifade bile meselenin tam olarak ne olduğunun ispatı aslında.
Çünkü ABD dünyanın neresinde olursa olsun, demokrasi ya da bağımsız yargı gibi unsulardan çıkan sonuç ve kararları sadece ve sadece kendi menfaatleri doğrultusunda okuyor.
Bir seçim sonucunu kendi işine geliyorsa “demokratik” gelmiyorsa “gayri meşru” ilan etme hakkı olduğunu düşünüyor.
Bir yargı kararı eğer kendi çıkarları için uygunsa alkışlıyor, değilse “olağandışı” koduyla not ediyor.
Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti’nin yüzde 90’lara varan katılımla gerçekleştirilen seçimlerdeki zaferlerini tebrik etmiyor.
Ama Mısır’da darbeci Sisi’nin 3 gün gece gündüz oy kullandırılarak katılımın ancak yüzde 40’la sağlanabildiği darbe seçimlerini meşru ilan edip, darbecileri kutlayabiliyor.
Venezuela’da henüz bir yıl önce yapılan seçimi de o seçimi kazanan devlet başkanını da “gayri meşru” diye yaftalayıp, kendi kendine yemin eden bir adamı o ülkenin devlet başkanı ilan edebiliyor.
Demokrasinin resmen olmadığı dolayısıyla seçimin falan da hiç yapılmadığı Birleşik Arap Emirliklerinin yöneticilerini Beyaz Saray’da resmi ziyaretlerde ağırlayıp, demokrasi nutukları atabiliyor.
Brezilya’da seçimle göreve gelen iki Devlet Başkanını, Lula da Silva ve Dilma Roussef’i yargı darbesiyle indirtip yerine mahkeme kararıyla başkan atayabiliyor. Bu darbe süreçlerini en sonunda kendi çizgisindeki Bolsonaro gibi biri seçilene kadar tekrarlattırabiliyor.
2003’de “demokrasi getiriyoruz” diye işgal ettikleri Irak’ın hali ortada. Saddam’ı devirdikten sonra ilk işleri Paul Bremer’i Irak’a vali atamak olmuştu. O Amerikan valisinin hazırladığı anayasayla Irak 16 yıldır can çekiştiriliyor.
2017 Ekim ayında İspanya’da Katalanlar bağımsızlık için referandum yapıp, sandıkları basıldığında sonra da hepsi tutuklandığında ABD gıkını çıkarmıyor. Bu durum hiçbir şekilde “olağandışı” diye tanımlanmıyor.
Ama ondan bir hafta önce Irak’ın kuzeyinde Barzani korsan referandum yapmaya kalkınca en büyük destek ABD’den geliyor.
Bugün hali hazırda çatışma ve kaos ortamlarının yaşandığı ülkelerde de hep ABD’nin demokratik parmağı var.
Misal Libya. Kaddafi sonrası seçimle başa gelen yönetim şu an CIA’in yıllarca koruma altında tutup 2014’te Libya’ya gönderdiği darbeci General Hafter’in saldırılarıyla karşı karşıya.
Hukuk, demokrasi gibi kavramlar ABD için ne anlama geliyor? Biraz daha net anlaşılması için yakın zamandan birkaç örnek verelim.
ABD, BM’nin uluslararası hukuka göre bağımsız kabul ettiği Kudüs’ü yasa dışı bir imzayla İsrail’in başkenti ilan edebiliyor.
Yine BM’nin uluslararası hukuka göre işgal altında dediği Suriye’nin Golan bölgesini tek bir imzayla İsrail haritasına ekleyebiliyor.
Vietnam’dan, Nikaragua’ya; İran’dan Afganistan’a daha nice ‘not edilmiş Amerikan olağandışı kararları’ var.
Şu an ise mesele Türkiye.
1960 darbesinden başlayıp 12 Eylül’e kadar tüm darbelerin, ek olarak 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin arkasındaki güç de ABD.
Ve şimdi o ABD, İstanbul’da YSK’nın seçimle ilgili verdiği kararda ‘ben buradayım’ diyor.
“Not ettik” demekle “tehdit ettiğini” söylüyor.
Çünkü Türkiye, Suriye’de PKKPYD konusunda, Rusya ile S400 anlaşmasında ve doğu Akdeniz’deki doğalgaz gasp çetelerine karşı duruşuyla ABD’yi tabiri caizse kanırtıyor.
F35 ya da seçim kararı, hangisi olursa olsun tehditlerinin sebepleri bunlar.
Açık konuşuyor, tehdit ediyor. Bir bakıma iyi de yapıyor, hala anlamayan varsa artık anlasın lütfen.
23 Haziran’da İstanbul seçmeni ister Ak Parti’ye ister CHP’ye oy versin ama sakın ola ABD’ye prim vermesin.
KAYNAK: HABER7